Sonbaharın ortasında esen o ılık rüzgarla yitiriyordu yapraklarını ağaçlar.Başka bir baharı ümit ederek, içindeki şüpheyle.Etrafıma kulak kesilebilseydim duyabilirdim o hışırtıları, hırıltılardan öte. Anlık geleceklere bu denli bağlıyken geçmişle ilişiğimi koparamamam kronikleşmişti artık.Her koku, eşya, olayda iyi olanı değil de yanlış, sakat olan bakış açımın sonuçlarını görmek beni daha da derinlere itiyordu.Bazen beynimin içine kocaman hortumları sokup çeşmeyi de sonuna kadar açmayı planlıyorum.Keşke bu elma yıkamak kadar kolay olabilseydi. Gereksiz yere vücudum yorulmaz, sınırlarım daralmazdı.
Sebep olduğum her şeyden dolayı herkesten özür dilemiyorum. çünkü ben de herkes gibi, bir sonucun parçasıyım. Hepimiz derede yuvarlanan taşlarız ve bir yerlere çarparak bir boşluğa yerleşmek istiyoruz. Boşluk dedim değil mi? Belki de yarımızdan çoğunun içinde bulunduğu durum, velhasıl boşluk aynı boşluk değil. İçimde her yağmur yağdığında, ayaklarım bir kez daha yere basıyor ve gözyaşlarımda gözlerim, hiçbir şey olmamış gibi bakmaya başlıyor. Yani iki kere üçün sekiz olduğunu bildiğim halde kandırmaya devam ediyorum kendimi.
İçimde ciddiyetini korumuş milyonlarca yumurta var. Evet yumurta ! Kötülüklerimle besliyorum onları tüm iyilikler, etrafında kaygan bir yapı oluşturmuşken. Tüm şüpheci, korunaksız,korkak, çelimsiz duygularım var milyonlarcasının içinde. Kadın olduğum için tüm bunlar, kadın olduğum için.
Yorumlar
Yorum Gönder