Koskoca 4 yıl geçmiş evim dediğim yerden geçmeyeli, sokağına uğramayalı ve hatta perdelerini aralamayalı. Vuran her rüzgarla aralanmış, doğan her güneşle biraz daha yıpranmışım.
Bulanıncaya kadar gökyüzü kızıla,
Ben hangi günün sabahındayım ya da akşamında?
İçimi gizlerken bileylediğim bıçak kimbilir hangi kapının ardında?
Kendime hesap verememişken alacaklılar dikilmesin diye karşıma.
Onca özleme gebe rüyalardan uyandım soluksuz, sabahın kör karanlığında.
Çiçeklerle bezeli kocaman bir halı olmuş gülüşlerim
Yoktan var ettiğim sevgilerim, heveslerim, iç çekişlerim doluşmuş gizliden gizliye
Sonra bir gülmüşüm, bir övünmüşüm, bin ölmüşüm.
Bir uzamış bir kısalmışım
Serap gibi...
Ard arda dayamışım kadehleri boğazıma takılmasın diye uktelerim eteğimdeki taşlara
Duymasınlar diye içimdekileri, uzatıyorum gülüşlerimi sere serpe
Güneşte dinlendirip zor zamanlarıma saklıyorum, sarıyorum, yakıyorum
Yoksa saklanıyor muyum?
Ardımda kaç bulut bıraktım bilmeden,
Zamanı gelen bir damla gibi usulca bıraktım kendimi balkon demirinden.
Uyursam geçer, uyursam uyursam geçer, uyursam geçer diye avuttum kendimi.
Yorumlar
Yorum Gönder