Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

'' Yan''ılgı

Buğular sınırlar seni Artık dışarısı yoktur. Kapa gözlerini, Daha sıkı  ama daha sıkı... Küçük küçük, siyahlı turunculu ışıklar gelir gözüne. Dal onların içine uç uçabildiğin kadar, Yok say kendini, kendi varlığın içinde. Görürken bakmak değil de; bakarken görebilir bazı şeyleri Her zaman çekip içeri girdiğin kapıyı düşün, Buğunun kalıplaşmış hali gibiler. Otobüs kapıları mesela, Sana hizmet etmez onlar, bir yere iterler, bir yere...

Gençlik Düşünceleri

     Salt bir gerçeği kabul ederek yaşayacağıma belki de yaşadığıma inandım. Değiştiğimin farkında mıydım değil miydim bilmiyorum. Ayırt etmekte güçlük çektiğimi söyleyebilirim.Netlikler, kesinlikler, kararlar henüz hayatıma uğramış değiller. Davet ettiğim de söylenemez zaten.. Hiçbir şeyin farkında olmadığını bildiğin halde bir takım şeyleri istemek sizce de saçma değil mi?      Küçük bir çocuğa kaç oyuncak alındığıyla mı ilintilidir onu mutlu etmek? Soyutlukların azı ya da çoğu somutlamalarla mı ölçülür? Otobüsün kapısı, çıkardığı mekanik bir sesle - tısss - öfkesini dile getiriyordu belki.Geceler  güneşten daha sıcaktır ve hep daha  çok göz kamaştırıcı...Bunun için göğe değil yere bakman yeterlidir. O kadar aydınlığın için bulamazsın kelimelerini, çünkü aslında körsündür.      Dişlerin hayatını devam ettirmeni sağlar, buna yüklediğin diğer anlamalar sadece saçmalıktır.Küfür, karşındakini öldürmeni sağlar.Yok olduğunu bildiğin...

Sahipsizlik

     Gözlerini açtığında gördüğü tek renk maviydi. Düne dair hiçbir şey yoktu hafızasında ve  hiçbir zaman da dün olmamıştı onun için. Alışılmışın dışında bir zaman kavramı vardı. Saat, ona her zaman hiçi hiç geçiyordu taa ki annesinin ölümünden bu yana. Çok şey düşlemişti geleceğe dair fakat gelecek de yoktu artık. Sadece bugün vardı. Aniden dışarı çıkma isteği duydu. Sehpanın üzerindeki anahtarını alırken gözü birden televizyonun yanında duran fanustaki balığa takıldı. Balık da kendisi gibiydi; sınırlı yaşam alanında hareket ediyordu.Tabii yaşam denilirse buna.      Evden çıktığında yalnız değildi balığını da almıştı yanına. Kendisinin değilse bile balığının özgürlüğe kavuşma zamanı gelmişti.Garip bir mutluluk vardı içinde, attığı her adımda bacaklarndan başlayıp bedenine yayılan bir huzur hissediyordu. Sonunda varmıştı deniz kıyısına. Hırçındı deniz. İlk önce korktu balığı için ama dönmedi kararından. Balığı kendi özgürlüğüne bırakmanın vak...

Küçüklük Paranoyaklıkları

    Hepimizin küçüklükte okula gitmediğimiz günler olmuştur. Belki hastayızdır ya da hasta numarası yaparak annemizi kandırmaya çalışmışızdır.       O gün evde rahat rahat otururken bir yandan da gözüm sürekli saatte olurdu. Kaçıncı dersteler, teneffüse çıktılar mı, ... ? Zaman geçer ve okuldan çıkış saatleri gelir. Dışarı çıktığımda sanki sınıftan birileri beni görecek ve hakkımda kötü şeyler düşünecek korkusu içine kapılırdım. Cidden çok saçma bir düşünce ama o zamanlarda öyleydi. Kendimi tembel işe yaramaz bir öğrenci zannederdim, ertesi gün sınıftaki hemen hemen herkese '' dün niye gelmedin ? '' sorusunun cevabını düşünmekle geçirirdim o günü. Bu paranoyaklık değil de nedir?        Okula gitmediğim o gün bende rahatlıktan ziyade huzursuzluk ve stres vardı. Okula gitmediğime pişman bile olmuşumdur. Bu derece pişman olmuş bir bünye neden yine ve yeniden okula gitmemek için direnir onu da çözebilmiş değilim. Gelgitler arasında...